31 Mayıs 2014 Cumartesi

"İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK"

    İskender Pala’yı zannediyorum size anlatmama gerek yok. Kendisi edebiyat dünyasının en kibar, en karizmatik yazarlarından birisi. Onu nerede görsek iki dirhem bir çekirdek. Zannediyorum, kendisi de bu hâlini nazar-ı dikkatine almış olacak ki; 2000 yılında ilk baskısını BKY Yayınları’ndan çıkarmış olduğu kitabının ismini de, “iki dirhem bir çekirdek” koymuş.


Kitap, adeta dilimize pelesenk  olmuş, günlük hayatımızda çok sık kullandığımız Türkçe deyimlerimizin nereden geldiğini , çıkış noktalarını bize anlatıyor. Kitap bu yönüyle bize İskender Pala’nın diğer bir kitabı olan “Kahve Molası” nı anımsatıyor.

Eserde;  her biri, bir veya iki sayfa açıklamalı olan, doksan dokuz adet deyim yerini almış. Kitabı, ister bir solukta okuyup bitirebilir, isterseniz de gerek işte, gerek okulda vermiş olduğunuz küçük molalar da okuyabilirsiniz. Hemen hemen bütün deyimlerin açıklamasında da bir olay örgüsü var. Bu yönüyle de bir hikayeler kolajlaması olarakta değerlendirebilirsiniz.

Biz kitabı büyük bir zevkle ve iştahla okuduk. Umarım siz de okurken hoş vakit geçirirsiniz.


Herkese iyi okumalar. Selametle…

30 Mayıs 2014 Cuma

NECİP FAZIL'IN "KAFA KÂĞIDI"

"Ölecek miyim tam da söylecek çağımda
Söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda."

"Öyle ucuz değil gül koklamak...Gül tutan ele diken batmalı...Bir aşka gönül veren o aşkın kapısında yatmalı."

Necip Fazıl Kısakürek...  Kökü, Şairler kenti Maraş'a dayanan Maraşlı bir şair. Peki yalnızca bir şair mi? Elbette hayır. Aynı zamanda iyi bir romancı, hikayeci, piyes yazarı... Ve en önemlisi cumhuriyet tarihinin en büyük fikir adamlarından birisi. Kendini bu fikir aleminin içine öyle bir bırakmışki, kendisinin söylediği şu sözler, bize onun ne kadar mütefekkir bir insan olduğunu gösteriyor:

"Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri! Sadece beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!"

Üstâd Necip Fazıl Kısakürek'i, daha tam anlayamamışken bile, onu burada anlatmaya bizim bilgimiz ve kalemimiz yetersiz kalır. Onun için olmalı ki, Üstâd bizi bu uğraştan kurtarmak istemiş ve kendi otobiyografisini kaleme almıştır."Kafa Kağıdı"...

Necip Fazıl Kısakürek'in, 1984 yılında Büyük Doğu Yayınlarından çıkan "Kafa Kağıdı" isimli eserinde, Üstâd kendi özgeçmişini kaleme almıştır. 


,

Üstad kitabında, kendisini, ailesini, büyüdüğü ve yaşadığı çevreleri, dönem dönem ülkenin içinde bulunduğu durum gibi bir çok şeye vermiştir. Kitapta bir çok ilgi çekici ayrıntılara da rastlamak mümkün.

 Necip Fazıl Kısakürek'i daha önce okumamış olan kitap sevdalısı dostların, onun gibi büyük bir şairi tanımak, onun kalemiyle tanışmak için bu eseri okumaları isabetli ve yerinde olacaktır. Bize göre bu eser, yüzyıllarca anılacak olan bir insanı, anlayabilmek için yine kendisinin bize verdiği çok büyük bir fırsat. Hani zaten kendisi de şiirinde diyor ya:

"Gideriz nur yolu izde gideriz.
Taş bağırda, sular dizde, gideriz.
Bir gün akşam olur biz de gideriz.
Kalır dudaklarda şarkımız bizim."

Herkese iyi okumalar. Selametle...



Fetih ve "Dünya'nın İlk Günü"

29 mayıs 1453... İstanbul kapılarını Fatih Sultan Mehmet'e, askerlerine ve tüm İslam Medeniyeti'ne açtı...

Malum bugünlerde İstanbul'un fethinin 561. yılını kutluyoruz. Daha doğrusu kutlamadan ziyade yâdediyoruz. Çünkü geçtiğimiz haftalarda Soma'da yaşanan facianın yasından dolayı tüm kutlamalar iptal edildi. Allah şehitlerimize rahmet, yakınlarına ve milletimize sabırlar versin.

Fetih denilince de bizim aklımıza geçtiğimiz senelerde yayına çıkan; Beyazıt Akman'ın, Dünya'nın İlk Günü isimli romanı geldi.

Roman, Ekim 2010'da Epsilon Yayıncılık tarafından yapılan ilk baskısıyla kitapçılardaki yerini almıştı.Kitap, Beyazıt Akman'ın yüzü aşkın kaynağı inceleyerek beş yılda hazırlamış olduğu ilk kitabı. 
Kitap, son zamanlar da popüleritesini iyice artırmış olan, romanlaşmış tarih kültürünün en gözde eserleri arasında kendini gösteriyor. Olaylar, bir yeniçerinin , İtalyan bir gezginin ve tabiki Fatih Sultan Mehmet'in etrafında ceryan ediyor. 

Romanda kurgulama yapılırken, tarihi gerçekliğe mugayyir hareket edilmemiş. Yazar, İstanbul'un feti için yapılan hazırlıkları anlatırken, Osmanlı tebaasının yaşam tarzına da kalemini değdirmiş.

Kısacası kitabı elinize aldığınız andan itibaren olayların içinde kaybolabiliyorsunuz. Fatih İstanbul'u, kitapta sizi fethediyor. 
Herkese iyi okumalar. Selametle...